İhracatçıya 180 gün cezası

İhracatçılar, gümrük beyannamesinin 180 gün içinde kapatılmasında “süreç” kurbanı oldu. İhracat bedellerinin 180 gün içinde ülkeye getirilmesi zorunluluğunu yerine getiren ancak bürokratik işlemleri sonuçlandıramamış yüzlerce ihracatçı firmaya ceza yağdı. Türkiye’nin en önemli sanayi şehirlerinden birinde aracı bankalar tarafından vergi dairelerine yapılan ihbar sayısı 20 bini aştı. Türkiye genelinde vergi dairelerinin Cumhuriyet Savcılıklarına intikal ettirdiği dosya sayısının 1 milyondan fazla olduğu öne sürülüyor. Türkiye’nin en gözde ihracatçılarına toplamda 2 milyon TL ile 10 milyon TL arasında cezalar geliyor.

Ekonomim’den Handan Sema Ceylan’ın haberine göre, ihracat bedellerinin yurda yasal süre içinde getirilmesini zorunlu kılan kanun, ekonomik değerin Türkiye’ye kazandırılmasını amaçlıyor. Ancak belirtilen süre içinde ihracat bedelini getirmesine rağmen birden çok banka ile çalışıp yasal süreci tamamlayamayan ihracatçı cezayla karşı karşıya kalıyor. Belirtilen süre içinde bedeli getiren ihracatçı, Hiç getirmeyenle aynı kefeye konmaktan yakınıyor. İhracatçılar yapılacak bir düzenlenme ile ‘iyi niyetli’ olanların yargı aşamasında olan bu davalarda ayırt edilmesini istiyor. İhracatçı tabir yerindeyse “sapla samanı karıştırmayalım” çağrısı yapıyor.

Kaynaklar, konu ile ilgili Ticaret Bakanlığı’nın devreye girdiğini, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile durumu istişare ettiğini ifade etti. Fakat henüz somut bir adım atılmadı. İhracatçı, rekabet ortamının keskinleştiği dönemde, ‘haksız yere kesildi’ dedikleri cezalara acil çözüm bekliyor.

DAVA SÜRECİNE NASIL GELİNİYOR?

Hatırlanacağı üzere Merkez Bankası’nca; Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin 2018-32/48 numaralı Tebliğ’in (İhracat Bedelleri Hakkında) 12’nci maddesinin birinci fıkrasına dayanılarak hazırlanan ve ihracat bedellerinin yurda getirilmesine ilişkin esasları düzenleyen İhracat Genelgesi yayınlanmıştı. Genelge uyarınca ihracat işlemlerine ilişkin bedellerin 180 gün içinde yurda getirilmesi ve sonrasında aracı banka tarafından İhracat Bedeli Kabul Belgesi (İBKB) veya Döviz Alım Belgesi (DAB) düzenlenmesi gerekiyor. Aynı süre içerisinde bu ihracat hesabının kapatılma işleminin tamamlanması isteniyor. Hesabın, 180 gün içerisinde kapatılmaması durumunda aracı banka ihracat bedelinin ne kadarının İBKB’ye bağlandığını, ne kadarının açık kaldığını vergi dairesine ihbar ediyor. Vergi Dairesi Müdürlüklerince hesabın kapatılması için ilgililere 90 gün süreli ihtarname gönderiliyor. Ancak bu ihtarname e-tebligat şeklinde gönderilemediği için aksaklıklar zincirine yeni bir halka daha ekleniyor. İhtarname süresi sonunda vergi daireleri belgesini hâlâ kapatmamış olanlar hakkında Cumhuriyet Savcılıklarına 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun uyarınca yasal işlem başlatılmasını teminen bildirimde bulunuyor.

CEZALAR NASIL KESİLİYOR?

1567 Sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun’un 3’üncü maddesinde bu kanun hükümlerine göre yapılmış bulunan genel ve düzenleyici işlemlerdeki yükümlülüklere aykırı hareket eden kişiler hakkında verilecek idari yaptırım cezalarına ilişkin düzenleme net olarak belirtiliyor. Maddenin ilgili kısmında şöyle deniyor:

“Bakanlar Kurulunun bu Kanun hükümlerine göre yapmış bulunduğu genel ve düzenleyici işlemlerdeki yükümlülüklere aykırı hareket eden kişi, 3 bin Türk Lirasından 25 bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.”

Ayrıca;

“Her türlü mal, kıymet, hizmet ve sermaye ithal ve ihraç edenler veya bu işlere aracılık edenlerden bu işlemlerinden doğan alacaklarını 1’inci maddeye göre alınan kararlardaki hükümlere göre ve bu kararlarda tayin edilen süreler içinde yurda getirmeyenler, yurda getirmekle yükümlü oldukları kıymetlerin rayiç bedelinin yüzde beşi kadar idarî para cezasıyla cezalandırılırlar. İdarî para cezasına ilişkin karar kesinleşinceye kadar alacaklarını yurda getirenlere, 1’inci fıkra hükmüne göre idarî para cezası verilir. Ancak, verilecek idarî para cezası yurda getirilmesi gereken paranın yüzde 2,5’inden fazla olamaz” ifadesine yer veriliyor.

Bu cezalar, her beyanname için uygulandığından rakamlar büyüyor. Cumhuriyet Savcılıkları, vergi dairelerince kendilerine intikal ettirilen ihracat dosyalarına bu hükümler çerçevesinde idari yaptırım cezalarını uyguluyor. Hem idari para cezası kesiliyor hem de yüzdelik olarak ihracat bedeli hiç getirilmemiş gibi cezalar kesiliyor.

İhracatçılar bu dönemde, bedelleri tahsil etmelerine rağmen belgelendirme işlemlerini neden tamamlayamadıklarını şöyle anlatıyor:

“Pandemi döneminde yaşanan kapanmalar, yarı zamanlı ve uzaktan çalışma gibi nedeniyle yaşanan aksaklıklardan kaynaklı olarak ihracat bedelleri ilgili bankaya gelmesine rağmen İBKB’ye bağlanmadı. Özellikle bankalar ve firmaların bu dönemde dönüşümlü ve eksik personelle çalıştı. Ayrıca ihracatçı firmalar birden fazla ticari bankayla çalıştıkları için, ihracat bedelinin kısmen ya da tamamen aracı banka dışındaki bir bankaya geldiği durumlarda bildirim yükümlülüğü bulunan aracı banka ile bedelin geldiği banka arasındaki olası iletişim aksamaları da ihracatçı firmanın aleyhine sonuçlar doğurdu.”

İhracatçılar, Cumhuriyet Savcılıklarına sunulan İBKB’lerde açıkça ihracat bedelinin yurda süresi içerisinde gelip gelmediğine de dikkat çekiyor. Banka dekontunda bedelin geldiği tarih gözüküyor. Ancak ihracat hesabı sonradan kapatıldığı için Cumhuriyet Savcılıkları herhangi bir ayrım gözetmiyor ve ceza sürecini başlatıyor. Buna yapılan itirazın da İlgili Sulh Ceza Hakimliği’nce reddedilerek cezanın onaylandığı durumlar yaşanıyor. Hatta bu uygulama kentten kente de farklılık gösteriyor.

’10 YILLI BİR ARADAN SONRA YENİDEN BAŞLATILMIŞTI’

İhracat bedellerinin tahsili 89/14391 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda düzenlendi. Söz konusu karar gereğince 1989’dan 2008 yılına kadar ihracat bedellerinin yurda getirilmesi zorunlu tutulmuştu. 08 Şubat 2008 tarihinde anılan mevcut kararda yapılan değişiklik ile ihracat bedellerinin tasarrufu serbest bırakılmıştı. Söz konusu serbesti 4 Eylül 2018 tarihine kadar devam etmiş ve aynı Karar’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı’na verdiği yetkiye dayanılarak, 4 Eylül 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2018-32/48 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (İhracat Bedelleri Hakkında) ile ihracat bedellerinin yurda getirilmesine ilişkin usul ve esasları düzenlenmişti. Diğer bir ifadeyle, yaklaşık 10 yıllık bir aradan sonra ihracatta kambiyo takibi tekrar başlatılmıştı.

‘E-TEBLİGAT UYGULANAMIYOR, POSTADA GECİKME SORUN OLUYOR’

180 gün ile ilgili ihtarname Vergi Usul Kanunu kapsamında bulunmadığından, bildirim e-tebligat yoluyla değil posta ile yapılıyor. Bu da gecikmelerin yaşanmasına yol açıyor. İşletmeler günümüz koşullarında tüm bildirimlerini e-tebligat olarak takip ettiği için bildirimler gözden kaçabiliyor. Hatta bu tebligatların birçoğu şirketlerin ilgili birimleri tarafından takip edilemiyor. İş dünyası sürelerin aşılmasında bu sorunun da etkin olduğunu öne sürüyorlar.

‘İHRACAT YAPTIĞIMIZ İÇİN CEZA ALDIK MOTİVASYONUMUZ DÜŞTÜ’

Konuyla ilgili konuşan ihracatçılar, özetle şunları söylüyor:

“● Zaten büyük sıkıntılarla uğraşıyoruz. Bu durum bize ekstra yük oldu; daha kötüsü motivasyonumuz düştü. İhracat bedelini ülkemize getirmesek de aynı cezayı alacaktık. Kanunla amaçlanan hedef aslında sağlanıyor, devletimizin gelir kaybı olup olmadığı dikkate alınmadan, işin özü değil usulü dikkate alınıyor. Bu yaklaşımın ihracat hamlemize katkı sağlamayacağı aşikar.

● Yapılacak basit bir düzenleme ile iyi niyetli ihracatçıların bu şekilde ölçüsüz ve insafsızca cezalandırılmayacağı net bir ayrımın kolaylıkla yapılabileceği ve yargı aşamasında olan bu davalarda da bu durumun mahkemelerce dikkate alınabileceği kanaatindeyiz.

● 1567 Sayılı Kanunda yer alan ceza rakamlarına bakıp olayın küçük boyutlu olduğunu düşünmeyelim. Bugün Anadolu’nun yalnızca bir ilinde aracı bankalarca vergi dairelerine yapılan ihbar sayısı 20 bini, vergi dairelerince Cumhuriyet Savcılıklarına intikal ettirilen dosya sayısı 5 ise bini aşmış durumda. Tüm ülkede dosya sayısının 1 milyonu aştığını tahmin etmek güç değil.

● Zor şartlarda çalışmasını sürdürmeye çabalarken bu şekilde cezalarla muhatap olması ihracatçının hevesini kırıyor ve enerjisini düşürüyor. Özellikle de ihracat bedelini yurda getirdiği halde belgelerin geç tamamlanması ve hesabın geç kapatılması nedeniyle cezaya maruz kalan ihracatçının “ben niye bu bedeli yurda getirdim ki” diye kendisine sormasını yadırgamamak gerekir. İhracat bedelini yurda hiç getirmeyenle getirip usule takılanlar arısında fark olması gerektiğini, “sapla samanın karışmaması” gerektiğini düşünüyoruz.

● Yetkililerce yeni bir düzenleme yapılarak ihracat bedelini süresinde getirdiği halde hesabı geç kapatan firmalara uygulanan cezaların affedilmesi, ihracat hesabının kapatılması için ek süre verilmesi ve ihracat bedellerinin yurda getirilmesiyle ilgili düzenlemelerin esnetilerek ihracatçının önünün açılması doğru bir uygulama olacaktır.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir